“Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun”
Ne güzel söylemiş Yunus Emre: “Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun.” Bu söz, hayatın derinliklerinde yolculuk eden her bir ruhun, kendine has bir hikâyesinin olduğuna dair bir hatırlatmadır. Bizi gerçekten anlayan, bize hakiki anlamda dokunabilen insanların kıymetini bilmemiz gerektiğini söyler.
Hepimizin hayatında, bazı anlar ve insanlar vardır ki, bu anları ve insanları yalnızca o deneyimi yaşayanlar tam anlamıyla anlayabilir. Bir bakıma, bir insanın iç dünyasına dair derin bir bilgelik ve empati gerektirir. Bu yüzden, “Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun” sözü, çokça düşündürür ve belki de birçoğumuzun yaşadığı ama kelimelere dökmekte zorlandığı hislerin tam ifadesidir.
“Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun”
İnsanlar arasında kurulan bağlar ve anılar, yaşamın en kıymetli hazinelerindendir. Ancak, bu bağları ve anıları anlamak için, birebir yaşanmışlıkların, ortak tecrübelerin olması gerekir. Belki de bu yüzden, bazı dostluklar ve ilişkiler, dışarıdan bakanlar için gizemli ve anlaşılmaz gelebilir. İki dost arasındaki bir bakış, paylaşılan bir anı veya birlikte geçirilen zor zamanlar, sadece o anı yaşayanlar için derin anlam taşır. Bu yüzden, “Bilmeyen ne bilsin bizi” derken, aslında bu özel ve anlamlı bağların dışarıdan bakanlar tarafından anlaşılmasının zorluğuna işaret ederiz.
Birçoğumuz, dışarıdan bakan gözlerin bizi yargılamasından, yanlış anlamasından korkarız. Ama bilmeyen ne bilsin bizi? Kalbimizin derinliklerinde sakladığımız acılarımızı, sevinçlerimizi, en gizli sırlarımızı onlar nasıl anlayabilir ki? Bizimle aynı yollardan geçmemiş, aynı fırtınalarda savrulmamış olanlar, iç dünyamızı nasıl çözebilir?
Oysa bilenler, yani bizi gerçekten tanıyanlar, size selam olsun. Onlar ki, hayatın zor anlarında yanımızda olan, düşüp kalktığımızda elini uzatan, derin yaralarımızı sarabilen kişilerdir. Bu insanlar, bizim hikâyemizin bir parçasıdır ve biz de onların hikâyelerinde yer alırız. Aramızdaki bağ ne mesafelerle ne de zamanla kopabilir.
Bilmeyenler belki yüzeyde kalır, bizi bir kalıba sokmaya çalışır. Ama bilenler, derinliklerimizi anlar. Onlar, fırtınalı denizlerde yan yana yüzen gemiler gibidir. Her biri kendi yolunda ilerler, ama aynı ufka doğru yol alırlar. İşte bu yüzden, bilenlere selam olsun demek, aslında içten bir teşekkürdür. Bizimle aynı yolda yürüyenlere, bizi anladıkları için, bize destek oldukları için bir selam göndeririz.
Bazen hayatta, çevremizde bizi anlamayan insanlarla karşılaşmak kaçınılmazdır. Bu durum, kendimizi yalnız hissetmemize, anlaşılamadığımızı düşünmemize neden olabilir. Ama işte tam da bu anlarda, bilenlere selam olsun demek, içimize bir huzur getirir. Çünkü biliriz ki, orada bir yerlerde bizi anlayan, bizi seven, bizimle aynı duyguları paylaşan insanlar var.
Bu yazıyı okuyan ve bu duyguları anlayan herkese bin selam olsun. Hayatın her anında, her zorluğunda yanımızda olan, bize güç veren, bizimle aynı yolda yürüyenlere… Siz olmasaydınız, bu yolculuk çok daha zor olurdu. Ama sizinle, her şey daha anlamlı, daha değerli.
Bilmeyenler bilmesin; biz, birbirimizi bilenlerle yolumuza devam edelim. Ve her şeyden öte, bu güzel insanlara selam olsun…
Ömer Köse