Çıraklık, Kalfalık ve Ustalık
Çıraklık, kalfalık ve ustalık kavramları bir mesleğin silsilesini anlatmak için değil; tecrübe ve deneyimin vücut bulmuş halini anlatmak için kullanılır. Kişiler mesleğinde başarılı olmak için çeşitli evre ve aşamalardan geçerler. İşin ehli olduğu ve iltifat etme şekli bu kelimelerin arasında gizlidir. Güzel türkçemizde “Çıraklığını yapmadığın işin, ustalığına soyunma” diye özlü bir söz vardır.
Bu kavramlara en iyi örnek Mimar Sinan’dır. Tarih kitaplarını okuduğumuzda Mimar Sinan’ın Çıraklık, Kalfalık ve Ustalık eseri olarak tanımladığı günümüze kadar ulaşmış kültürel mirasımız olarak kabul ettiğimiz üç cami bulunmaktadır. Mimar Sinan Şehzadebaşı Camisi için “Çıraklık eserim”, Süleymaniye Camisi için “Kalfalık eserim” ve Edirne’deki Selimiye Camisi için de “Ustalık eserim” yakıştırmasını yapmıştır.
Çıraklık, kalfalık ve ustalık kavramları tüm sektörlerde ve mesleklerde sıkça kullanılır. İster patron olun, ister yönetici veya çalışan yaptığınız işte başarıyı ve istikrarı yakalayabilmek için işin çıraklığını, kalfalığını ve ustalığını yapmanız gerekmektedir.
Bazı meslekler çıraklıktan öğrenilmez, bu meslekleri yapabilmek için eğitimini almanız gerekmektedir. Bu mesleklere örnek verecek olursak avukatlık, doktorluk ve mühendislik meslekleridir. Bu meslekleri icra edebilmek için teknik bilginizin ve mesleki diplomanızın olması gerekmektedir.
Bazı meslekler çıraklıktan öğrenilir. Bu mesleklere örnek verecek olursak berberlik, kasaplık, terzilik ve otomobil tamirciliğidir. Bu meslekleri öğrenmek istediğinizde çeşitli aşamalardan geçmeniz gerekmektedir. Kişi kendi işyerini açmak istediğinde bağlı olduğu odadan ustalık belgesini almak zorundadır.
Aynı zamanda bir iftihar ve başarının anlatım şeklidir. Hayat ve iş yaşamında başarıyı vurgulamak içinde kullanılır. Başarı hikayelerinde ve istikrarı tarif etmek için “Biz çekirdekten yetiştik” sözü sıkça kullanılır.
Diğer ifade etme şeklide biz buralara “Sahnelerin tozunu yutarak buralara geldik” ifade etme şeklidir. Tüm sektörlerde ve mesleklerde mesleki yeterlilik ve teknik altyapı karşılaştırmaları yapılır. Bu karşılaştırmalarda Alaylı mı, Mektepli mi? sorgulamasıda sıkça yapılmaktadır. Günün sonunda alaylı veya mektepli olması değil, insanı insan yapan kriterleri ve manevi değerleri ne kadar taşıdığıdır.
İnsanlar doğası gereği doğar, büyür, yaşar ve zamanı geldiğinde de hakka yürürler. Ortalama bir insan ömrünün 75 yıl olduğunu kabul edersek, mesleklerde olduğu gibi insanlarda da doğumundan ölümüne çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemleri vardır. İnsanlar hayatının 0-25 yaşlarında çıraklık, 25-50 yaşlarında kalfalık ve 50-75 yaşlarında ustalık dönemlerini yaşarlar.
Kısaca çıraklık, kalfalık ve ustalık yaşamın kendisidir…
Sözlerimi Mehmet Akif Ersoy’a ait “Semerci ve Eşekler” şiiri ile bitiriyorum.
“Oğlum, bu temennî neye benzer, bana bak:
Eşeklerin canı yükten yanar, aman, derler,
Nedir bu çektiğimiz derd, o çifte çifte semer!
Biriyle uğraşıyorken gelir çatar öbürü;
Gelir ki taş gibi hâin, hem eskisinden iri.
Semerci usta geberseydi… Değmeyin keyfe!
Evet, gebermelidir inkisâr edin herife.
Zavallı usta göçer bir gün âkıbet, ancak,
Makamı öyle uzun boylu nerde boş kalacak?
Çırak mı, kalfa mı, kim varsa yaslanır köşeye;
Takım biçer durur artık gelen giden eşeğe.
Adam meğer acemiymiş, semerse hayli hüner;
Sırayla baytarı boylar zavallı merkepler.
Bütün o beller, omuzlar çürür çürür oyulur;
Sonunda her birinin sırtı yemyeşil et olur.
“Giden semerciyi, derler, bulur muyuz şimdi?
Ya böyle kalfa değil, basbayağ muallimdi.
Nasıl da kadrini vaktiyle bilmedik, tuhaf iş:
Semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş!”
Nâsîhatim sana: Herzeyle iştigâli bırak;
Adamlığın yolu nerdense, bul da girmeye bak.
Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez;
Yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez.
Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere;
Küfür savurma boyun kestiğin semercilere.“
Ömer KÖSE