Yazarlar

Dün, Bugün ve Yarın…

Dün, Bugün ve Yarın… Yaşam yolculuğunda üç zaman kavramı vardır: Dün, Bugün ve Yarın… Dünümüz geçmiş, bugünümüz an, yarın ise gelecektir. Dünü unutmak vefasızlık, Bugünü yaşamamak amaçsızlık, Yarını düşünmemek hedefsizliktir.

Dün, Bugün ve Yarın…

Dün…

Dün, geçmişimiz ve hafızamızdır. Yaşamın rutin döngüsü içinde hepimizin yaşadığı olaylar vardır. Yaşadığımız süre boyunca tüm hayatımızla ilgili olumlu veya olumsuz kararlar alırız. Bu kararların bazıları doğru, bazıları da yanlış çıkar. Aldığımız kararların çoğu olumsuz sonuçlanır, önemli olan hatalardan ders çıkarıp hataları tekrar etmeden yolumuza devam etmektir. Tecrübe deneyim ile kazanılır. Hepimiz yaşamımızın bir yerlerinde bize ait olmayan ve sonuçta bizi mutlu etmeyen seçimler yaşamızdır. Başımızdan geçen bir hastalık, kaza, maddi sıkıntılar, işsizlik, yaşadığımız hayal kırıklıkları insanların yaşamında iz bırakıp, bazen derinden etkileyebilirler. Bu olaylardan sonra insan kendini keşfetme, bulma ve kim olduğunu sorgulama sürecine girer. Bazen değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabul edip, çözüme nasıl giderim nasıl az hasar ile atlatırım, diye bakabilmek en iyi doğru yol olabilir. Gerçek hayatta yaşadığımız sıkıntı ve sorunlarla mücadele edip, tüm olumsuzluklara rağmen yol haritamızı belirlememiz gerekir. Bu yolculuk sırasında kim olduğumuzu ve nerden geldiğimizi unutmamalıyız. Osho’nun Yaratıcılık adlı kitabında yazdığı gibi: “Deneyim asla bitmez, her zaman bitmemiş kalır. Yaşadığın sürece de neyin nasıl bitecek? Deneyimlerin büyüyor, değişiyor, hareket ediyor. Sürekli bilinenden bilinmeyene ve bilinmeyenden bilinemeyene doğru hareket ediyor. Ve unutma; deneyimin güzelliği tamamlanmamış olmasıdır.”

Bugün…

Bugün, doğrularımızla veya yanlışlarımızla yaşadığımız andır. Bu anı iyi değerlendirmeli ve insanlığa nasıl değer katabilirimin sorgulaması yapılmalıdır. Güzel anılar biriktirebildiyseniz ne mutlu size hep iyi yad edilirsiniz, ancak anılarınız kötü ise hep kötü yad edilirsiniz. Hayatını helikopter kazasında kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu bir konuşmasında şöyle demiştir: “Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Küf dedi mi gitti. Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hakim değilsiniz. Bir saniyesine bile hakim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz.”

Bir an geçmişi düşündüğümüzde zaman ne çabuk akıp gitmiş deriz, ya da bir anda yarını düşündüğümüzde geleceğin çok uzak olduğunu hissine kapılırız, ama aksine zaman çok hızlı akmaktadır ve öyle bir an gelir ki  geriye doğru baktığımızda 20 yıllık süre gözümüzün önünden film şeridi gibi akıp gider. İşte bu yüzden bugünün değerini iyi anlamalı ve her günümüzü dolu dolu yaşamalıyız. Douglos Burton’un söylediği gibi: “Bugünün değerini anlamadan yarını bekleyen bu insanlar, dünün geçtiğini ve yarının belki de hiç gelmeyeceğini düşünemiyorlar.” Hayat ile ilgili aldığınız bütün kararların doğru olması dileği ile bütün güzellikler sizinle olsun…

Yarın…

Yarın, onu isteyenler için vardır. Gelecek için hedefler koymak insanı ayakta tutar. İçimizdeki umut ne kadar çok artarsa, geleceğe kendimizi o kadar çok iyi hazırlarız. Günümüz, geleceğimize yol gösterir. İçimizdeki umudu ve hayali ne kadar çok diri tutarsak, gelecek o kadar anlamlı olur. İnsanlık bütün buluş ve icatlarını önce hayal etmiş, sonra da hayata geçirmiştir. Gelecek, onu isteyenler için vardır. Bunun için yarın çok değerli ve önemlidir.

Dün, Bugün ve Yarın… Dünümüz ders, bugünümüz yaşadıklarımız, yarın ise sırdır.

Sözlerimi alıntı “Hayatın Anlamı” hikâyesi ve büyük halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu’nun “Uzun İnce Bir Yoldayım” şiiri ile bitiriyorum.

Hayatın Anlamı

“Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı… Bulduğu hiç bir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş… Ama aldığı cevaplar da ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş. Herkese bunu sormaya karar vermiş…Köy, kasaba, ülke dolaşmış bu arada zamanda durmuyor tabi ki… Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona:

”Şu karşı ki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar, istersen ona git belki o sana aradığın cevabı verebilir” demişler.

Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş… Bilge sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor demiş. Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş. “Şimdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel… Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin eğer bir damla eksilirse kaybedersin”.

Adam gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış:

”Evet, demiş kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı? Adam şaşkın…
”Ama demiş ben kaşıktan başka bir yere bakamadım ki“.

Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel, demiş bilge… Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzelliklerden büyülenmiş muhteşem bir bahçedeymiş çünkü … Geri geldiğinde bilge, adama bahçenin nasıl olduğunu sorunca gördüğü güzelliklerden büyülendiğini anlatmış adam. Bilge gülümsemiş , “ama kaşıkta hiç yağ kalmamış” demiş ve eklemiş:

“Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Sadece bir noktayı görürsen hayatın akıp gider sen farkına varmazsın… Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın; akıp giden zamanın anlam kazanır…”

“Hayatının anlamı senin bakış açında gizlidir”

Uzun İnce Bir Yoldayım

Uzun ince bir yoldayım

Gidiyorum gündüz gece

Bilmiyorum ne haldayım

Gidiyorum gündüz gece

 

Dünyaya geldiğim anda

Yürüdüm aynı zamanda

İki kapılı bir handa

Gidiyorum gündüz gece

 

Uykuda dahi yürüyom

Kalkmaya sebep arıyom

Gidenleri hep görüyom

Gidiyorum gündüz gece

 

Kırk dokuz yıl bu yollarda

Ovada dağda çöllerde

Düşmüşüm gurbet ellerde

Gidiyorum gündüz gece

 

Düşünülürse derince

Irak görünür görünce

Yol bir dakka miktarınca

Gidiyorum gündüz gece

 

Şaşar Veysel işbu hâle

Gâh ağlaya gâhi güle

Yetişmek için menzile

Gidiyorum gündüz gece

Ömer KÖSE

 

2 thoughts on “Dün, Bugün ve Yarın…

  • U. SAYIN

    Romantizm ve gerçekçilik karması hoş bir metin. Düşünmeye davet edilirken eğlendik ve son ayların kaosundan uzaklaştık

    Yanıtla
  • Yunus Çiçek

    Eline yüreğine sağlık usdadim. Selâm olsun..

    Yanıtla

Bir Cevap Yazın