Yazarlar

Güvenli Turizm Sertifikalı Tatil

Türkiye, 01.06.2020 tarihinden itibaren kademeli olarak corona virüs pandemisi normalleşme süreci içine girmiştir. Turizm sektöründe normalleşme ile beraber yeni Güvenli Turizm Sertifikalı tatil dönemi başlamıştır. Oteller, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın salgın önlem ve tedbirler kapsamında ilan ettiği Güvenli Turizm Sertifikasını alarak tatilcilere hizmet vermeye başlamışlardır. Güvenli turizm sertifikalı tatil dönemine sektör hızlıca adapte olmaya başlamıştır.

Veri ve analiz şirketi STR’nin Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) için hazırladığı Haziran Destinasyon Performans Raporu’na göre, Türkiye’nin Haziran 2020 otel dolulukları, 2019 yılının aynı ayına göre yüzde 68,4 azalarak yüzde 21,2’ye geriledi. Haziran 2019’da bu oran 67,1 olmuştu. Haziran ayında ADR (Average Daily Rate) olarak ifade edilen ortalama günlük satılan oda bedeli yüzde 37,2 düşüşle 54,4 avro, toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirler (RevPAR) yüzde 80,1 düşüşle 11,5 avroya geriledi. (Kaynak: https://www.turizmhotels.com/turob-str-haziran-2020-turizm-raporu/)

Antalya Bölgesi

Antalya Bölgesi Haziran 2020 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %55 azalarak, %31,7 olarak karşımıza çıkmaktadır. (2019-%70,4)

Haziran 2020 – ADR(Average Daily Rate) – Ortalama Günlük satılan oda bedeli 75,38 Euro olarak, 2019’a göre %35,2’lik bir düşüş göstermektedir. (2019-116,41Euro)

Toplam oda sayısı üzerinden Odabaşı elde edilen gelirler de ise (RevPAR) geçen yıla oranla %70,9’luk bir düşüş yaşanmış ve 23,86 Euro olarak ölçülmüştür. (2019-81,95 Euro)

2020 yılbaşından Haziran sonuna kadar geçen sürede ise (Ocak – Haziran 2020 toplam) ;

Occupancy (doluluk oranı)                            – %32,5 (2019-%60,9)

ADR (Ortalama Günlük satılan oda bedel)    – 47,93 Euro (2019-64,92 Euro)

RevPAR (Oda başı elde edilen gelir)              – 15,59 Euro (2019-39,53 Euro)

Güvenli Turizm Sertifikalı Tatil

Rusya pazarından beklenen resmi açıklama bu hafta geldi. Rusya Başbakan Yardımcısı Tatyana Golikova, Rusya ile Türkiye arasındaki uçuşların karşılıklı olarak 1 Ağustos’ta başlayacağını belirterek, “Rusya’dan uçuşlar 1 Ağustos itibarıyla İstanbul ve Ankara’ya, 10 Ağustos itibarıyla Antalya, Dalaman ve Bodrum’a yapılmaya başlayacak” dedi. Turizm sektörü için Rus pazarı önemli destinasyonlar arasında olup, geçen yıl yaklaşık 7 milyona yakın turist gelmiştir.

Turizm sektörünün diğer önemli pazarı olan Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’ye karşı uyguladıkları seyahat kısıtlaması uygulaması devam etmektedir.

Corona virüs pandemisinden dolayı tüm sektörler olumsuz etkilenmiştir. En çok hasar alan sektörlerden biri de turizm sektörüdür. Turizm sektörüne uzun yıllar emek vermiş yöneticileri ve çalışanları sektörü nasıl bırakabilirim?, başka bir sektöre nasıl geçebilirim? veya ne iş yapabilirim? sorularına yanıt bulmak için arayış içine girmişlerdir. Fırsatını bulan turizm sektörünü bırakmaktadır.

Gelin sizinle, kalifiye yetişmiş insan kaynağının turizm sektörünü neden bıraktığını ana başlıklar altında maddeler halinde sıralayalım:

-Sektör kalifiye yetişmiş insan kaynağını kaybetmeye başlaması yıllar öncesine dayanır, başlangıç her yeri plansız ve programsız küçük, orta ve büyük oteller ile doldurmaya başladığımızda başladı.

-Nisan ayında sezonu açtık, Ekim ayının sonunda sezonu kapattık, turizm emekçilerinin çoğunu mevsimlik işçi statüsünde askıya aldık, düzenlenen kongre, seminer, toplantı ve çalıştaylar da anlatılan sezonu 12 aya yayma projelerini bir türlü başaramadık.

-Çalışanın emeğinin karşılığı olan alın terini veya kazanılmış haklarını zamanında ödemedik veya hiç ödemedik.

-Hammaddesi insan olan sektörde insana yatırım yapmadık, çalışanlarımıza değerli olduklarını hissettirmedik ve insan kaynağı sürecini yönetemedik.

-Liyakata önem vermeyip işi ehline teslim etmedik, adamcılığı ön plana çıkardık.

-Hep istedik, vermeden almak istedik!

-Sektörün yeterince turizm okullarından desteklenmediğini devamlı söyledik, Lise veya üniversitelerden staj için otellere gelen stajyer öğrencilere iyi örnek olup, yol gösterici olamadık, uygulamada sektörün olumsuzluklarını gören yeni nesil artık sektörü maalesef tercih etmemektedir.

-Aldığımız karar ve uygulamalarla, kalifiye yöneticilerin ve personelin sektörden hızlıca kopmalarını sağladık.

Liste bu şekilde uzayıp gitmekte, daha çok sıralanacak madde bulunmaktadır. Elbette pandemiden dolayı yaşananlar bir gün bitecek ve her şey eski düzenine dönecektir. Ancak sektörün gelişimi ve geleceği için kalifiye yöneticiler ve personeller bulabilecek miyiz? sorusuna bir an önce yanıt bulmamız gerekiyor.

Sözlerimi alıntı “Kasadaki Çek Hikâyesi” ile bitiriyorum.

“Borçları giderek artmakta olan bir iş adamı, umutsuzluğa kapılmış, hiçbir çıkış yolu göremiyordu.

Bankalar kredi talebini reddediyor, alıcılar da sürekli olarak ödeme talebinde bulunuyorlardı.

Tüm bunlardan bunalan adam, nefes almak için parktaki bir bankın üzerine oturdu ve başını iki elinin arasına alarak kara kara şirketini iflastan nasıl kurtarabileceğini düşünmeye başladı.

Tam bu sırada, yanında yaşlı bir adam belirdi ve “Seni bir şeyin rahatsız ettiğini görebiliyorum” dedi.

İş adamı, içinde bulunduğu durumu anlattıktan sonra, yaşlı adam “Sanırım sana yardım edebilirim” dedi. İş adamının adını sordu ve hemen ardından ona bir çek yazdı.

Yazmış olduğu çeki iş adamının eline tutuştururken

“Bundan tam 1 sene sonra bugün, yine bu bankta benimle buluşup bu parayı bana geri öde” dedi ve hızla oradan ayrıldı.

İş adamı, elindeki çeke baktı ve tam olarak 500,000$ olduğunu ve çekin de dünyanın en zengin iş adamına ait olduğunu gördü ve gözlerine inanamadı.

“Bu para hemen tüm sorunlarımı çözebilir” diye düşündü.

Ama çeki hemen bozdurmak yerine, bir süre kasasında saklamaya karar verdi.

Çünkü o çekin orada olduğunu bilmek, kendisine bir rahatlık ve güvence verecekti. İşler çok daha kötüleştiğinde bu çeki hemen bozdurabilirdi.

İşte bu iyimserlikle işlerine çok daha farklı bir bakış açısıyla yaklaşan iş adamı, o günden itibaren işlerini düzeltti, daha büyük satışlar yaptı, borçlarının da tamamını ödedi. Bir zamanlar iflasın eşiğinde olan şirketine başarı üstüne başarı kazandırdı. İşin garibi, o çek hala kasasında bozdurulmamış olarak duruyordu.

İş adamı, tam bir sene sonra, aynı park, aynı bank, aynı gün ve saatte yaşlı adamla buluşmaya gitti elinde 500,000$ olan çekle. Yaşlı adam da sözleştikleri gibi aynı anda geldi.

İşadamı, elindeki çeki yaşlı adama tam uzatıyordu ki, telaş içindeki hemşire koşar adımlarla yanlarına geldi. “Sonunda seni buldum” diyerek yaşlı adamın koluna girdi.

“Umarım sizi rahatsız etmemiştir” diye iş adamına sordu.

Yıllardır evden kaçıp, kendisini insanlara zengin işadamı olarak tanıtıyor.

“Aslında o sıradan biri ve elinizdeki çek de üzgünüm ama karşılıksız.” diyerek açıklama yapan hemşire, yaşlı adamı kolundan tutarak oradan uzaklaştırdı.

Tüm bunlardan sonra iş adamı, orada bir süre hareketsiz kaldı.

Tüm bir yıl boyunca, bu karşılıksız çeke güvenerek pek çok iş başarmış olmanın tuhaflığını hissetti.

Aslında hayatını değiştiren şeyin, o günlerde çok ihtiyaç duyduğunu sandığı para olmadığını fark etti.

Son bir yıl içinde elde ettiği bu mucizevi başarının kaynağının, tamamen kendisine duyduğu özgüven ve içindeki güçten geldiğini anladıktan sonra, gülümseyerek yoluna devam etti.

Ya sizin başarılı olmanız için neye ihtiyacınız var?

O ihtiyacınız olan şey kasanızdaymış gibi davransanız ne kaybeder, ne kazanırsınız?”

Ömer KÖSE

 

Bir Cevap Yazın