Yazarlar

İlahi adaletin tecellisinde zaman aşımı yoktur

İlahi adaletin tecellisinde zaman aşımı yoktur. Bu, insanlık tarihinin en büyük gerçeklerinden biridir. İnsanlar, yaptıkları iyilik ve kötülüklerin karşılığını mutlaka alacaklardır. Bu karşılık, dünyada da olabilir, ahirette de. Ancak, hiçbir zaman unutulmayacak veya kaybolmayacak bir hesap vardır. Bu hesap, Allah’ın hakkaniyet ve merhametiyle yapılacaktır.

İlahi adalet, insanların kendi iradeleriyle seçtikleri yoldan sorumlu tutulmalarıdır. Allah, insanlara akıl, vicdan ve peygamberler göndererek doğruyu ve yanlışı bildirmiştir. İnsanlar, bu bilgiler ışığında hayatlarını şekillendirmekte özgürdürler. Ancak, bu özgürlük, sorumsuzluk anlamına gelmez. Her insan, yaptığı tercihlerin sonuçlarına katlanmak zorundadır.

İlahi adaletin tecellisi, bazen dünyada görülebilir. Mesela, zalim bir kişi veya toplum, yaptığı zulmün bedelini çekebilir. Ya da iyilik yapan bir kişi veya toplum, yaptığı iyiliğin mükafatını alabilir. Ancak, bu tecelliler, tam ve kesin değildir. Çünkü dünya, imtihan yeri olduğu için adaletin tam olarak gerçekleşmesi mümkün değildir. Bazı insanlar, yaptıkları kötülüklerden dolayı dünyada cezalandırılmayabilirler. Ya da bazı insanlar, yaptıkları iyiliklerden dolayı dünyada ödüllendirilmeyebilirler.

İşte bu noktada, ilahi adaletin ahirette tam olarak tecelli edeceğine inanmak gerekir. Ahiret, dünyanın devamı ve tamamlayıcısıdır. Ahirette, her insanın yaptığı her şey ortaya çıkacak ve hiçbir şey gizli kalmayacaktır. Allah, herkese hak ettiği şekilde muamele edecek ve kimseye haksızlık yapmayacaktır. Zalimler cezalandırılacak, mazlumlar kurtulacak ve iyiler ödüllendirilecektir.

Bu inanç, insanlara hem umut hem de sorumluluk verir. Umut verir; çünkü insanlar, yaptıkları iyiliklerin boşa gitmeyeceğini ve adaletsizliklere sabretmenin karşılığını alacaklarını bilirler. Sorumluluk verir; çünkü insanlar, yaptıkları kötülüklerin affedilmeyeceğini ve hesaba çekileceklerini fark ederler.

Bu nedenle, ilahi adaletin tecellisinde zaman aşımı yoktur. İnsanlar, hayatlarını bu gerçeğe göre yaşamalı ve Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmalıdırlar.

Ömer KÖSE

Bir Cevap Yazın