İnsanlığın sermayesi insanlıktır hikâyesi
Bu hikâyenin yazarı Ömer Köse’dir. İnsanlığın sermayesi insanlıktır hikâyesi, insanlığın insanlıktan başka çaresinin olmadığını ve döngünün merkezinde tam da insanın olduğunu anlatan felsefi bir akımdır. Sermaye kavramı sadece para ile ölçülmez. Evet, insanlığında bir sermayesi vardır ve en çok da insanlığın sermayesi, insana çok yakışır…
İnsanlığın sermayesi insanlıktır sözünü, bir hikâyeye bağlamak istedim ve oturup konu ile ilgili bir hikâye yazdım. Bu sözü ve Baran’ın hikâyesini, kuşaktan kuşağa anlatılan bir hikâye olarak gelecek nesillere aktarmak istiyorum. Bakalım, hikâye mi beğenecek misiniz?
Bu hikâye, Baran’ın hikâyesidir:
Bir zamanlar, küçük bir köyde yaşayan insanlar, doğanın cömertliği ve birbirlerine olan bağlılıkları sayesinde huzurlu bir yaşam sürerlerdi. Bu köyde, en değerli şeyin para, altın ya da mal mülk değil; insanlık olduğu öğretilirdi. Köyün yaşlı filozofu, her fırsatta gençlere bu önemli dersi aktarırdı: “İnsanlığın sermayesi insanlıktır.”
Bir gün, köyün en çalışkan çiftçisi olan Baran, büyük bir hasat elde etti. Ancak, beklenmedik bir fırtına tüm ekinlerini yok etti. Baran, hayatının emeğini kaybetmişti ve büyük bir üzüntü içindeydi. Komşuları ve köy halkı onun halini görünce hemen yardıma koştular. Herkes evinden ne bulduysa getirdi; kimisi yiyecek, kimisi giyecek, kimisi ise moral ve motivasyon desteği verdi.
Baran, köylülerin bu yardımseverliği karşısında gözyaşlarını tutamadı. “Benim hiçbir şeyim kalmadı, ama sizin insanlığınız bana her şeyden daha değerli. İnsanlığın sermayesi gerçekten de insanlıkmış,” dedi.
Köy halkı, Baran’a sadece maddi yardımlarda bulunmakla kalmadı, onun tarlasını yeniden ekmesi için de el birliğiyle çalıştılar. Birlikte, Baran’ın tarlasını eskisinden de verimli hale getirdiler. Zamanla Baran, köyün en bereketli çiftçisi olarak yeniden ayağa kalktı.
Bu olay, köyde kuşaktan kuşağa anlatılan bir hikâye oldu. Her seferinde, insanlar birbirlerine yardım etmenin ve dayanışmanın değerini hatırlattılar. İnsanlıklarını, en büyük sermayeleri olarak görmeye devam ettiler.
Yıllar sonra bile, köyün yaşlı filozofu ve Baran’ın hikâyesi, köyün en önemli dersini çocuklara ve yeni nesillere aktarmaya devam etti: “İnsanlığın sermayesi insanlıktır.” Bu söz, sadece bir öğüt değil, köyün yaşam biçimi haline gelmişti. Herkes bu gerçeği yaşar ve yaşatırdı, çünkü bilirlerdi ki gerçek zenginlik, insanların birbirine gösterdiği sevgi ve saygıdan doğar.
Bu hikâye, insanlığın sermayesinin insan olduğunu anlatan bir felsefi bir akımdır ve her şeyin en iyisi, daha değerli olduğu yere doğru yola çıkar.
Ömer Köse