Yazarlar

Menfaat konuştukça, vicdan susar

Hayatın karmaşık ağlarında sıkışıp kaldığımız anlar, insanı en çok düşündüren anlardır. Özellikle de menfaatlerin ağır bastığı, vicdanın sesinin bastırıldığı zamanlar… Bugün, bu konuyu ele almanın tam vakti diye düşünüyorum: Menfaat konuştukça, vicdan susar.

Menfaat konuştukça, vicdan susar

Menfaat, insanın kişisel çıkarlarını ön planda tutma eğilimidir. Çoğu zaman bireylerin hayatta kalma içgüdüsünden beslenir ve toplumun her kademesinde kendini gösterir. İyi bir iş, yüksek maaş, lüks yaşam gibi maddi değerler peşinde koşarken, vicdan dediğimiz o içsel sesin nasıl arka plana itildiğini fark ederiz. Vicdan ise ahlaki doğruların, adaletin, merhametin ve dürüstlüğün sesidir. İnsanın içsel pusulası olan vicdan, doğru ve yanlış arasındaki çizgiyi belirler. Ancak menfaatin cazibesi, bu sesi sıklıkla susturur.

Modern toplumlarda menfaatin öncelikli hale gelmesi, değerlerimizin ve ilişkilerimizin nasıl şekillendiğini açıkça gözler önüne seriyor. İş dünyasında, siyasette, hatta günlük hayatımızda bile menfaatler öncelikli hale gelmiş durumda. İşe alımlarda liyakat yerine torpilin, yardımlaşma yerine bireyselliğin, adalet yerine güçlünün kazandığı bir düzen içinde yaşıyoruz. Bu da vicdanın daha da derinlere gömülmesine neden oluyor.

Vicdanı susturmanın bedeli, sadece bireysel değil, toplumsal anlamda da ağırdır. Kısa vadede menfaatlerin getirdiği kazançlar, uzun vadede büyük kayıplara yol açabilir. Adaletin olmadığı, dürüstlüğün erozyona uğradığı, insanların birbirine güvenmediği bir toplumda huzurdan bahsetmek mümkün değildir. İnsanlar arası ilişkilerde güvensizlik, iş dünyasında etik olmayan uygulamalar, siyasette yolsuzluk ve daha nice olumsuzluklar, vicdanın susturulmasının doğal sonuçlarıdır.

Bu karamsar tabloya rağmen, çözümün basit olduğunu söyleyebiliriz: Vicdanımızı yeniden dinlemek. Menfaatler peşinde koşarken, içimizdeki o sessiz sesi hatırlamak ve ona kulak vermek. Küçük adımlarla başlamak, bireysel hayatlarımızda adaleti, dürüstlüğü ve merhameti ön planda tutmak. İşte bu, toplumsal dönüşümün ilk adımı olacaktır.

Her bireyin kendi vicdanıyla yüzleşmesi ve ona göre hareket etmesi, toplumsal değişimi de beraberinde getirecektir. Ahlaki değerlerin ve vicdanın ön planda olduğu bir toplum, daha adil, daha huzurlu ve daha güvenilir olacaktır. Unutmayalım ki, menfaatlerin peşinde koşarken susturduğumuz vicdanımız, en büyük rehberimizdir.

İnsanlık tarihinin her döneminde menfaatler ve vicdan çatışmıştır. Ancak bu çatışmanın galibi olmayı seçmek, her bireyin elindedir. Toplumun ve bireylerin huzuru, bu seçimde gizlidir. Vicdanınızı dinleyin ve onu susturmayın; çünkü vicdan sustuğunda, insanlık da susar.

Vicdanın sesini yeniden duymak ve ona göre yaşamak umuduyla…

Ömer Köse

Bir Cevap Yazın