Parayı veren düdüğü çalar mı?
Parayı veren düdüğü çalar mı? “Parayı veren düdüğü çalar” atasözü, toplumumuzda çok yaygın bir şekilde kullanılan ve genellikle güçlü olanın haklı olduğu anlamına gelen bir ifadedir. Ancak bu sözün gerçekten doğru olup olmadığını hiç düşündünüz mü? Bu yazıda, bu atasözünün anlamını ve günümüzdeki yansımalarını inceleyeceğim.
Bu atasözü genel olarak, maddi gücü olan kişilerin, istedikleri her şeyi yapabilecekleri ve başkalarının onlara karşı koyamayacakları şeklindedir. Bu atasözü, toplumda adalet, eşitlik ve hak kavramlarının zayıfladığı durumlarda kullanılır. Örneğin, bir mahkemede zengin bir sanığın suçsuz bulunması, bir siyasetçinin rüşvet alması gibi durumlarda, parayı veren düdüğü çalar atasözü söylenebilir.
Bu atasözü, genellikle adaletsizlik karşısında çaresiz kalanların, kendilerinden daha zengin veya güçlü olanların istediklerini yapabileceklerini kabullenmeleri için söylenir. Ancak bu söz, aslında çok yanlış bir mantığa dayanmaktadır. Çünkü para veya güç, insanlara her şeyi yapma hakkını vermez. Her insanın hakları ve sorumlulukları vardır ve bunlar, parayla veya güçle değiştirilemez. Bu yüzden, “Parayı veren düdüğü çalar” atasözü, toplumsal adaleti zedeleyen, bireysel çıkarları ön plana çıkaran ve insanları eşitlikten uzaklaştıran bir sözdür. Bu sözü kullananlar, aslında kendilerini de küçük düşürmüş olurlar. Çünkü bu söz, insanın değerinin parayla veya güçle ölçülebileceğini ima eder.
Bu atasözünün günümüzdeki yansımaları ise, maalesef pek de olumlu değildir. Bu atasözü, toplumda bireyselcilik, bencillik ve yozlaşma gibi olumsuz değerlerin yaygınlaştığını göstermektedir. Parayı verenin düdüğü çaldığı bir toplumda, insanlar arasında güven, saygı ve dayanışma azalır. Parayı verenin düdüğü çaldığı bir toplumda, insanlar arasında adalet, eşitlik ve hak arama duygusu zayıflar. Parayı verenin düdüğü çaldığı bir toplumda, insanlar arasında mutluluk, huzur ve refah azalır.
Günün sonunda, bu atasözünü sorgulamak ve eleştirmek gerekir. Bu atasözü, gerçeği yansıtmayan ve toplumu olumsuz yönde etkileyen bir sözdür. Parayı verenin düdüğü çalmadığı, herkesin hak ettiği değeri gördüğü, herkesin eşit şartlarda yaşadığı ve herkesin mutlu olduğu bir toplum için çalışmak gerekir. Oysa insanın değeri, sahip olduğu mal veya mülk değil, karakteri, ahlakı, bilgisi ve davranışlarıdır. Bu nedenle, bu sözü kullanmaktan kaçınmalı ve toplumumuzda daha adil, daha eşit ve daha saygılı bir kültür oluşturmalıyız.
Ömer Köse