Yolcuyuz bu âlemde her dem farklı bölüm var
Değerli büyüğüm ve ustam Ahmet Peköz’ün, derin anlam ve ifadeler içeren bir yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum. İşte o yazı: “Bahçevan sanar ki bahçelerde gülüm var, Yolcuyuz bu âlemde her dem farklı bölüm var, Gafil olma rızk kazanmazsın onu sana veren var, Ne gönül kır, ne hakka gir, unutma bir de ölüm var…”
Bu anlamlı sözleri kaleme alan Ahmet Peköz, bilgeliği ve duruşu ile rol model olacak kişiler arasında yer almaktadır, bir dönem bana da rol modeli olmuştur. Selam olsun sana güzel insan, kalemine sağlık…
Yolcuyuz bu âlemde her dem farklı bölüm var
Yolcuyuz bu âlemde her dem farklı bir yolculuk, bazılarının umurunda, bazılarının da umurunda değil bu yolculuk, bazılarının da ne yol umurunda, ne de yolculuk…
Saatli maarif takvimlerini bilmeyenimiz yoktur. Bir zamanlar evlerimizin duvarlarını süsleyen, sayfaları koparılan ve 365 günlük bir koçandan oluşan saatli maarif takvimlerimiz vardı. Bu takvimler bir dönem çok meşhurdu ve evlerin olmazsa olmaz aksesuarları arasındaydı. Saatli maarif takvimleri adeta genel kültür ve bilgi hazinesiydi, çocukluk dönemlerimde takvim yapraklarını günlük takip eder ve okumasını çok severdim, bu alışkanlığım günümüzde de halen devam etmektedir. İki gün önce takvim yaprağından, “Kavak Ağacı ile Kabak” hikâyesini okudum. Kıssadan hisse hikâyeyi çok beğendim ve sizlerle de paylaşmak istiyorum:
İşte o Hikâye:
“Kavağın yanında bir kabak filizi boy göstermiştir. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisi ile müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmişti. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
“Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç”?
“On yılda” demiş kavak.
“On yılda mı?” diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. “Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak…”
“Doğru” demiş ağaç “Doğru.”
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak önce üşümeye başlamış, sonra yapraklarını düşürmeye. Soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.
Sormuş endişeyle kavağa:
“Neler oluyor bana ağaç?”
“Ölüyorsun…” demiş kavak.
“Niçin?” demiş kavak
“Benim 10 yılda geldiğim yere, 2 ayda gelmeye çalıştığın için…”
Hikâyede anlatıldığı gibi bazı insanlarda parayı, makamı özetle gücü eline aldığında güç zehirlenmesi yaşarlar. Kibirden gözleri hiçbir şeyi görmez ve ne oldum delisi olurlar. Malı, mülkü ve makamı ile devamlı övünüp, kibrine ve egosuna teslim olurlar.
Yunus Emre ne güzel söylemiş: “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi, mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan…”
Ömer KÖSE